Ertuğrul
Özkök: Türban yasağı kalksa ne olur BİR
ülkede ‘‘tabu yıkmak’’ çok mu zor bir şeydir? Günün şartları
gerektirdiği zaman, ‘‘tabuların üzerine gidilemez mi?’’ Rahmetli
Özal ilk defa ‘‘kırdığı bir tabu’’ ile ilgimi çekmişti. O günlere
ait hatıralarım şöyle: CEZAYİR'DEN
ÖZÜR 1980'li
yılların başında, yani 12 Eylül sonrasında Ecevit'in çıkardığı
‘‘Arayış’’ Dergisi'nde yazarken, 24 Ocak Kararları'nın teknik
planlayıcısı Özal'ın politikalarına karşıydım. O yıllarda
yayınlanan ‘‘Yeni Gündem’’ Dergisi'nde Özal'ın bir portresini yazmıştım.
Özal'a
karşı öfkeli bir yazıydı. 1983
seçimlerini kazanıp, başbakan olduktan sonra Almanya'ya ilk resmi ziyaretini
yapmıştı. Almanya'dan
Cezayir'e geçecekti. İşte
o tarihi tabuyu, Cezayir'e giderken, uçakta kırdı. 1950'li
yılların sonunda Cezayir bağımsızlık mücadelesi verirken, Türkiye, Birleşmiş
Milletler'de Cezayir'i desteklememişti. Özal,
uçakta gazetecilere şu sürpriz açıklamayı yaptı: ‘‘Bu
tarihi hata yüzünden Cezayir halkından özür diliyorum.’’ Kafamdaki
Özal imajını değiştiren ilk olay bu olmuştu. Türkiye
Cumhuriyeti'nin bir başbakanı, tarihinde ilk defa bir ülkeden özür
diliyordu. Türkiye
uzunca bir süredir bazı tabularını tartışıyor. Gelin
bu tabularla ilgili bazı sorular soralım ve cevaplarını verelim. Mesela,
üniversite öğrencilerine uygulanan türban yasağı. Bu
yasak kalkarsa ne olur? Laiklik
elden mi gider? Bütün üniversite türbanlı mı olur? Yoksa
tersi mi olur? LİSELER
İÇİN OLMAZ Bu
konuda en radikal olanımız bile bu soruyu kendi kendine sorup, cevabını
vermeli. Liseler
için olmaz diyorum. Ama
üniversite yaşına gelmiş bir kız, artık tercihleri konusunda özgürce
karar verecek durumdadır. Zaten
kanunen rüştünü ispat etmiştir. Türkiye
bu konudaki kompleksinden artık kurtulmalı. Bazı
üniversitelerimiz bu yasağı uygulamıyor. Bakıyorum oralarda hiçbir şey
olmuyor. O
nedenle bu sorunun halledilme zamanı gelmiştir. Devlet
bu kızlara eşit eğitim vermek zorunda olduğuna göre, artık bu yolu açmalıdır.
KÜRTÇE
MESELESİ Şu
Kürtçe yasağı... Kaldırırsak
ne olur? Müzik
kasetlerinde yasak kaldırıldı, ne oldu? Hiçbir
şey. Kürtçe
televizyona izin verilirse de hiçbir şey olmaz. Daha
doğrusu bugünkünden farklı bir şey olmaz. Yasak
kaldırıldığı için var olan terör ne azalır, ne de artar... Türkiye'nin
artık bu takıntıdan da kurtulması gerekir. Türkiye'nin
dış politikada da hiç tartışmadığı bazı tabuları var. Mesela,
Fener Patrikhanesi'nin ‘‘ekümenik’’ durumu. Bütün
dünya bunu tanıyor, biz tanımıyoruz. Tanısak
ne olur? Türkiye
batar mı? Yoksa Yunanistan mı karışır? Kuzey
Irak'ta bir Kürt devleti kurulmasına, hiç tartışmadan neden karşıyız? Bu
konuda alternatif bir senaryomuz var mı? Kürt
devletiyle komşu olmak, Saddam'la komşu olmaktan daha mı kötüdür? Hiç
olmazsa tartışsak... Türkiye
uzun yıllar Erivan'ı tanımama politikasını izledi. Şimdi
Ermenistan'a karşı daha yumuşak bir politika izleneceği konusunda haberler
geliyor. Demek
ki bir tabu yıkılıyor. Ermenistan'la
ilişki kurmak, ille de tarihteki olayları tanımak anlamına gelmiyor. Ama
bir bakarsınız, iyileşen ilişkiler, tarihin kavgalarını, onun bıraktığı
izleri biraz yumuşatır. O
patikadan başka yerlere gidilir... 80
YIL Türkiye
Cumhuriyeti 80 yaşına yaklaşıyor. Cumhuriyetin
kuruluşunda yerleşen bazı tabular artık eskiyor. O dönemde
dokunulmaması gereken bazı konular, bugün artık dokunulabilecek mesafede. Yeter
ki biraz cesaretli olalım |