Kemal Derviş ve sözde hükümet 
CENGİZ ÇANDAR

Kemal Derviş'in Türkiye'ye dönüşü ve uzun bayram tatilinin sona erişiyle birlikte dün hayat yeniden başlayacak ve derin bir nefes alacaktık; değil mi? Beklentiler böyleydi. Öyle olmadı. Piyasalar düne hayli "asabi" başladılar. Oysa, Kemal Derviş sabahın saat 06:30'unda Hazine bürokratlarıyla toplanmış, 10:30'da hükümetle biraraya gelecekti. Gelgelelim, piyasalar, saat 11:00'dan itibaren giderek "asabileşti"ler.

Niçin?

Çünkü, korkulan ve Derviş Washington'dayken bir hafta boyunca birçok insanın işaret ettiği husus gerçekleşti. "Bunlar Kemal Derviş'i rahat bırakmaz. Bunlar kimbilir ne oyunlar çevirecekler." Bunlar, bunlar... "Bunlar"la ilgili yaygın söylentiler ve kanaat bunlardı...

Kim bunlar?

Ankara siyaset esnafı. Dikkat edin, siyaset esnafı diyoruz; siyaset adamı değil. Hele hele bunların "devlet adamlığı" ile yakından uzaktan bir ilişkisi yok ve artık olabilmesi imkanı da yok.

Kim bu siyaset esnafı?

Başta "gölge başbakan", ya da Ankara'daki siyaset esnafının pek sevdiği deyişle "57. Cumhuriyet hükümeti"nin "Rasputin"i Hüsamettin Özkan. Kendisiyle aynı sıfatı taşıyan ve "Cumhuriyet tarihimizin yolsuzluk suçlamasından ötürü devrilmiş tek hükümetinin başbakanı" ve ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, ve yine aynı sıfatın sahibi, 57. Cumhuriyet hükümeti'nin "sessiz film oyuncusu" MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli. Kamu bankalarını "üleşen" koalisyon ortakları. Yani, "devlet rantını paylaşma limited şirketi"nin hissedarları.

Bunlar daha ilk gün, Kemal Derviş'in ayağının altına muz kabuğunu koymaya başladılar. Kemal Derviş, öğle saatlerine kadar Başbakan'la 10 dakika lütfen konuşabilirken, muhatap edildiği Hüsamettin Özkan'ın "yüksek huzuru"na 30 dakikalık bir süreyle "kabul edildi".

Peki, piyasaları asabileştirerek, doların yeniden fırlamasına yol açan bu "eşhas"ın temel özellikleri nelerdir?

Türkiye'yi batırmış olmaları. Ve eğer "siyasi haysiyet"in bir nebzesi kalmış olsaydı şimdiye kadar istifalarını verip çekip gitmesi gereken kişiler olmaları. Tüm halka hesap vermesi gerekenler kişiler bunlar.

Bakın dünkü Hürriyet'te Enis Berberoğlu ne yazıyor:

"14 ay süreyle toplumun her kesiminin elinden geldiği ölçüde desteklediği ekonomik programın çöpe gitmesinin sorumluluğu iki bürokratla sınırlı tutulamaz... Başta üç siyasi lider olmak üzere hükümetin tamamı bu fiyaskonun hesabını vermelidir. Dolayısıyla hem Kemal Derviş'i hem bu hükümeti sevmek olmaz. Çünkü hatasından ders çıkarmayan (çıkarmak da istemeyen) siyasiler Derviş'in programının önündeki en büyük engeldir... Kemal Derviş'e en hakiki yardımın yolu hükümeti muhaleftle yıldırıp yeni ekonomik paketi kabul etmeye zorlamaktan geçer. Yoksa yeni bakanı müflis aile fotoğrafına zorla monte etmeye uğraşmak, sadece Derviş'e değil, bu ülkeye de ihanettir."

İşte tam da bunun için, bayram günlerinde yazdığımız (ve Kemal Derviş'in okumadığını bildiğimiz) yazılarda Derviş'in "kendisini bu hükümetten ayırdederse başarı şansını yakalayacağını, özdeşleştirirse hükümetin toplu cenaze töreninde kendisine rezervasyon yaptırmış olacağını" yazdık.

Ekonomiyi ve onunla birlikte Türkiye'yi batırmış olanların "yeni program" yapmaya hakları da yoktur. Herhangi bir programın –yenisinden vazgeçtik- geniş bir toplumsal mutabakata dayanması şarttır. Bunu, Kemal Derviş de vurguladı. İşte tam da bu yüzden, Kemal Derviş'e (okumadığını bildiğimiz yazılarda) nice yazımızda, program hazırlanışında, muhalefet partileriyle, iş çevreleriyle, TOBB ile ve TÜSİAD'dan gayrı diğerleriyle, bu arada MÜSİAD'la ve mutlaka ve mutlaka sendikalarla görüşmesi gereği üzerinde durduk.

Umarız, Türkiye'nin düze çıkmakta en büyük engelinin, bugün yemin ederek resmen bir parçası olacağı hükümetin kendisi olacağını kısa sürede anlamıştır. Bu hükümetle Türkiye yol alamaz. Gayet basit: Türkiye halkı bu hükümete güvenmiyor ve ağzıyla kuş tutsa güvenmeyecek.

Kemal Derviş, hükümetin toplamından daha güçlü olduğunu bir anlayabilse, işler biraz daha kolaylaşacak. Yapılması gerekenleri hükümete "dikte edecek" gücü var. Kabul edilmezse, ceketini alıp gideceğini söylesin, o zaman görürüz bakalım Amerika'dan gelecek dolarları. Bu "sorumlu hovardalar"a tek bir cent gelmeyecek.

Ya bu hükümet Kemal Derviş'in şartlarına teslim olacak ve halkın güvenini kaybetmiş olmasının yanısıra tüm anlamını da kaybedecek; veya bu hükümet gidecek ve Kemal Derviş'li başka hükümet modelleri üzerinde durulacak.

Ya bunlar olmayıp,Kemal Derviş'e çelme takarak kalmakta ısrar ederlerse?

Türkiye'nin altında kalırlar. Kalacaklar...

Kemal Derviş ve sözde hükümet

Ya bu hükümet Kemal Derviş'in şartlarına teslim olacak ve halkın güvenini kaybetmiş olmasının yanısıra tüm anlamını da kaybedecek; veya bu hükümet gidecek ve Kemal Derviş'li başka hükümet modelleri üzerinde durulacak.


Önceki Sayfa

http://mercek.tripod.com